Hazırlayan: Noorudden Samedoglu
Çelikdestek (Çelikçomak) oyundan bahsetmeden önce oyun için gerekli olan oyuncaklardan biraz bahsedeceğiz. Oyun için gerekli olan oyuncaklar şunlardır.
- Destek (Çomak): Dayanıklı, ağır ve kolayca parçalanmayan bir ahşaptan (genellikle dut, kayısı, badem ve karağaç’tan) yapılır. Uzunluğu 50 cm ile 60 cm ve kutru (kalınlığı) 4 ile 6 cm aralığında olur. Çabuk yıpranmaması için kabuğu ile kullanılması tercih edilen bir durumdur. Bazen desteğin il ile tutulacak kısmı iyi bir şekilde tutulması için yontma yoluyla biraz inceltilir. Oyunun oynanması için bir adet destek yeterlidir.
- Çelik: Çelik 20 cm uzunluğunda, 1 inç (baş parmak kadar) kalınlığında, mümkünse kabuklu, sert, kırılmaz, parçalanmaz, ağır ve kuru ahşaptan yapılır. Yapılırken (1.şekilde gösterildiği gibi) dört farklı şekilde yapılır.
2.1. Ahşabın iki ucu testere (veya keskin bir alet ile) ile düz bir biçimde 20 cm uzunluğunda kesilir ve hiç dokunulmadan kesildiği halde bırakılır.
2.2. Ahşabın iki ucu testere ile düz bir şekilde 20 cm uzunluğunda kesilir, daha sonra iki ucu bir birin tersine kamış kalem gibi açılır (kesilir).
2.3. Ahşabın iki ucu testere ile düz bir şekilde 20 cm uzunluğunda kesilir, sonra iki ucunun etrafı (kalemin ucuna benzer bir biçimde) inceltilir.
2.4. Ahşabın iki ucu testere ile düz bir biçimde 20 cm uzunluğunda kesildikten sonra çeliğin her iki ucu da her iki tarafından kamış kalem gibi açılır.
Çeliğe bu şekillerde yapılmasının sebebi oyuncunun lonç vurmasını (daha sonra bahsedeceğiz) daha kolaylaştırmaktır. Bazen çeliğin dayanıklı olması için bir gün veya iki gün suda bekletilir. Oyun sırasında oyunun aksamamsı için oyun sahasında birkaç adet yedek çelik hazırda bulunmalı, çünkü çelik atıldığında, kırılabilir veya kayıp olabilir. Böyle durumlarda oyunun akışı durmaması için yedek çeliklerden biri kullanılır.
- Gûle: Bu da destek gibi ahşaptan yapılır belli bir ölçüsü yoktur. Avuca sığacak kadar kalın olması ve 1.5 m kadar uzun olması tercih edilir. Dayanıklı avuca tutulduğunda ele zarar vermeyecek kadar saydam olmalıdır. Oyun alanında oyun oynamak için hazır olan, iki takımın bir takımının sayısı kadar gûle mevcut olmalıdır. Örneğin: Takımların her biri 5 şer kişiden oluştuğu varsaydığımızda oyun alanında 5 adet gûle olmalıdır. Eğer gûle bulunamazsa el, mont ve şal gibi nesneler de gûle yerinde kullanılabilir.
Oyunun Oynanış Şekilleri
Çelikdestek (Çelikçomak): Yaş sınırı küçük yaştaki oyuncular 6 ile 12 arası ve büyük yaştaki oyuncular 20 ile 40 yaş arasında değişir. Oyun en az 2 kişi ile oynanır. En çok (alanın genişliğine göre değişiri) 40 kişiye kadar oyuna katılabilir. Kız çocuklar küçükken kendi yaşıtları (6 ile 15 yaş arası) olan erkek çocuklarla karışık oynarlar. Ancak Gerden köyünde 15 yaş üstündeki kızların oynadığı görünmemiştir.
Oyuna başlamadan önce oyuncular arasından yaşça büyük ve tecrübeli olan iki kişi seçilir ve o iki kişiye “Mûrt (mir/emir)” denilir. Onlar yan yana ayakta dururlar geri kalanları adeşip gelirler. Şimdi “adeşip gelmek” kelimesi ne demektir ve ne anlama gelir onu biraz açıklayalım. Adaşmak (adeşip gelmek) kelime olarak kaybolmak demektir. Toplanan oyuncular ikişer ikişer ayrılırlar. Ayakta duran mûrtların huzurundan 30 m veya 40 m uzağa her tarafa dağılarak giderler. Oraya gittiklerinde kendi gerçek adlarını değiştirip (kaybedip) kendilerine hayvan veya doğadan birer takma ad seçerler.
Mesela; kurt, aslan, tilki, yer, gök, dağ, taş… vs gibi. Seçtikleri takma adları, sadece beraber gittikleri arkadaşları bilir, başka hiç kimse bilmez. Adlar seçildikten sonra yine ikişer ikişer mûrtlerin huzur gelip, “Mollalar selam” derler. Mûrler “ Aldır aldık (aleyküm eslam)” derler. Sonra adaşıp gelen o iki oyuncudan birisi mûrtlere “Kim yeri alır kim dağı veya kim aslanı alır kim tilki alır” der. Mûrtlerden biri bu adların birini seçer. Örneğin “Ben yeri alırım” der ve takma adı yer olan oyuncu o mûrtun takımına alınmış olur. Normal olarak diğer oyuncu da diğer mûrtun takımına kalır. İkinci adeşip gelen oyuncu çiftinden diğer mûrt bir adı seçer. Böylece adaşıp gelme işi oyuncuların son çiftine kadar devam edecektir. Adaşıp gelme işi bittiğinde takımlar da belli olmuş olacaktır.
Oyunu Başlatma Yöntemleri
Oyuna başlamak için 3 yöntem kullanılır.
1.Çakıtmak (Çeliği, Çomak Üzerine Sektirmek): Oyuna başlamak için en çok kullanılan yöntemdir. Takımın mûrtü kendi grubu ile karşı takımın nezareti altında çomak üzerine çeliği sektirirler. Sektirme işi takımın en küçük yaştaki oyuncusundan başlar sırayla takımın en büyüğüne doğur sektirilir. Takımın her oyuncusunun sektirdiği sayı bir birinin üzerine eklenerek toplanır o sayının toplamı o takımın puanını oluşturur. Bir takımın sektirme işi bittikten sonra sıra ikinci takıma gelir. Hangi takımın sektirme sayısı çok olursa o takım yüksek puan kazanmış olur, ve oyunu o takım başlatır.
- Müşt Mü Yoksa Şappat Mı Vurma Yöntemi (Yumruk Mu Yoksa Tokat Mı Vurma Yöntemi ?): Bazen de bu yöntem kullanılır. Bu yöntem şöyle yapılır. Oyuncuların içinden en küçük yaştaki oyuncu 30 m ile 40 m uzağa gönderilir. Sora o oyuncu takımlara arkasını verip iki elini yukarıya kaldırır, ellerinin birini yumruk ve diğerini de tokat yapar. Daha sonra iki mûrt kendi aralarında oyuncular duymayacak şekilde biri yumruğu diğeri de tokattı seçer. En son mûrtlerden biri ellerini yumruk ve tokat yapıp uzakta duran oyuncuya “Vur” diye seslenir. Oyuncu kendi isteğine bağlı olarak ellerinden yalnızca birini yavaşça yanına indirir. Oyuncunun indirdiği, eli hangi mûrt seçtiyse oyunu onun takımı başlatır.
3.Takke Atma Yöntemi: Bu yöntem en az kullanılan yöntemdir. Yazı türe atma gibidir. Eğer çimli bir alanda oyun oynanıyorsa mûrtlerden biri başından takkesini çıkarır diğer mûrte sorar “Takkenin iç kısmını mı alacaksın dış kısmını mı.?” Mûrt bir tarafını seçtikten sonra takkeyi var gücü ile göğe fırlatır, takke yere düştüğünde, mûrtün seçtiği taraf yere düşerse oyunu o takım başlatır yoksa takkesini atan mûrtün takımı başlatır.
Yalak
Çeliği atmak için belirlenen noktadır en az 100 m uzaklıktan görünecek şekilde çıkıntılı olarak yapılır. Yalağın şekli genellikle Türk çadırına benzer, kullanılan madde yarım kilogram veya bir kilogram ağırlığındaki taş parçaları veya pişmiş tuğla parçalarını bir araya getirerek yapılır.
Oyun
Başlama hakkı kazan takımın en küçüğünden başlayıp, sırasıyla en büyüğe doğru çelik atarlar. Başlama hakkını kayıp eden takım ellerine birer gûle alıp karşıya (oyun alanına) çıkarlar. Atacak olan kişi çeliği bir eline, çomağı bir diğer eline alıp yalağın başına gelir, çomağı iki üç defa yalağa vurduktan sonra, çeliği kendi göğüs hizasına doğru atar, çelik tam belinin hizasına geldiğine çomak ile çeliğin tam ortasına vurur. Çelik rakip takımın üstüne gider. Rakip takımın oyuncuları çeliği gûle ile vurmaya çalışırlar. Eğer rakip takımdan her hangi bir oyuncu gûle ile çeliği yere düşmeden önce vurursa, çelik atan kişinin atma hakkı bitmiş olacak ve sıra takımındaki diğer arkadaşına geçmiş olacaktır.
Bununla beraber karşı takım da bir gûle kazanmış olur (gûlenin ne işe yarayacağı, konun zoolatmak kısmında bahsedilecektir). Eğer rakip takımdan her hangi bir oyuncu çeliği gûle ile vuramayıp çelik yere düşerse o zaman hangi oyuncuya yakınsa o oyuncu veya takımın mûrtü gelip çelik ile yalağı hedef alarak eliyle yalağa doğru fırlatır. Eğer çelik çomak ölçüsüyle bir çomak kadar yalağın yakınına düştüyse, çelik atmakta olan oyuncunun atma hakkı yanmış (bitmiş) olur. Eğer çomak ile bir çomaktan daha fazla uzakta düştüyse o zaman çelik atmakta olan kişi lonç vurma hakkını kazanmış olur. Çelikdestek oyunun genel bir görünümü 2. Şekilde verilmiştir.
2.Şekilde: Çelikdestek oyunundaki dağılım ve oynama şekli verilmiştir.
Lonç Vurmak
Lonç vurma hakkı kazanan oyuncu, yerdeki çeliği elindeki çomak ile bir ucuna vurarak çeliği yerden kaldırır. Çelik tekrar yere düşmeden önce çeliğin tam ortasına çomak ile vurur. Oyuncu ata bildiği kadar yalaktan uzağa atmaya çalışır. Tekrar çeliğin düştüğü yere varır ikinci lonç hakkını da aynı şekilde icra eder. Oyunun bu kısmına lonç vurmak denir. Rakip takım çeliği geri fırlattığında, eğer çelik yalaktan çomak ölçüsü ile bir çomaktan daha fazla uzakta düştüyse, normal oyuncular iki defa ve mûrtler ise üç defa lonç vurma hakkı kazanır. Çeliğe başlamadan takımlar arasında, bittirme sayısı olarak bir sayı belirlenir. Bu sayı genel olarak tek yüzlerden oluşur, örneğin: 100, 300, 500 ve 1500 gibi. Hangi takım bu sayıyı rakip takımından önce tamamlarsa o takım kazanmış olur ve rakip takime zoolatmak (daha sonra bahsedeceğiz) cezası verilir.
Lonç Vurarı Mı Aytarı Mı
Oyuna başlamadan önce lonç ile alakalı başka bir kural daha belirlenir. Bu kural lonç vurarı mı (lonç vurulacak mı) yoksa aytarı mı (söylenecek mi). Eğer aytarı ise oyuncu lonç vurma hakkı elde ettiğinde karşı takımın mûrtü gönlündeki sayıyı verirse lonç vurmasına gerek kalmaz. Örneğin oyuncu lonç vurmaya başlarken, karşı takımın mûrtü oyuncunun ne kadar iyi oyuncu olduğunu biliyorsa lonç vurma 40 veririm der. O da kabul ederse lonç vurmadan yine oyuna devam eder. Eğer kabul etmezse lonç vurabilir. Lonç vurduktan sonra çeliğim uzaklaştığı mesafe ile yalak arası çomak ile ölçülür. Zaman harcayıp teker teker ölçmemesi için çeliğin yalaktan uzağa gittiği mesafeyi göz önünde bulundurarak karşı takımın mûrtü 40 veya 30 veririm diyebilir. Eğer oyuncu ve oyuncunun takımı kabul ederse saymadan oyuna devam edebilir, kabul etmezlerse çomak ilse ölçülür. Sayı da 20 şer olarak sayılır, her yirmi olduğunda bir durak oluşturulur, daha önce ki yirmi üzerine yirmi olarak ilave edilir. Örneğin: bir yirmi, iki yirmi ve on beş, veya üç yirmi on sekiz gibi yirmi şer sayılır.
Köçer Köçmez (Göçer Göçmez)
Karşı takım çeliği yalağa doğru fırlattığında, çelik yere düştüğü zaman her hangi bir taşın, keseğin veya her hangi bir yabancı maddenin yanına düşmüş olabilir. O zaman o maddeden dolayı oyuncu iyi lonç vuramayacaktır. O maddenin çeliğin yanından uzaklaştırabilmek için oyuncu karşı takım köçmez demeden önce köçer demesi lazım. Karşı takımdan her hangi bir oyuncu köçmez derse oyuncu o maddeyi çeliğin yanından eliyle veya her hangi bir başka nesne ile uzaklaştırmaz, zor da olsa olduğu kadar çelik yabancı maddenin yanındayken lonç vurmak zorundadır.
Eğer oyuncu karşı takımdan önce köçer derse çeliğin yanındaki veya lonç vurmasına mani olan tüm yabancı maddeleri oradan uzaklaştırabilir. Birinci loncu vurduktan sonra ikinci lonç için de aynı kural (köçer ve köçmez) geçerlidir. Kim önce söylerse onun sözüne göre köçer veya köçmez eylemi uygulanır.
Akar Akmaz
Karşı takım çeliği yalağa doğru fırlattığında çelik suya düşerse bu defa “köçer mi köçmez mi” sözü değil de “akar mı akmaz mı” sözü kullanılır. Eğer çeliği karşı takım tarafından atıldığında veya birinci lonç vurulduğuna çelik her hangi bir akar suya düşerse her kesçe o çelik yakalamaya çalışılır. Eğer oyuncu suya düşer düşmez akar dediyse, çeliğin suya aktığı mesafe de oyuncunun sayısına eklenir. Eğer rakip takımdan biri akmaz dediyse o zaman suya düştüğü yerden hesaplanır. Eğer oyuncu birinci loncu vurduğunda suya düştüyse ve oyuncu rakip takımın oyuncularından önce akar dediyse, çelik sudan çıkarıldığı yerden ikinci loncu vurmaya devam edecektir. Eğer ikinci loncu vururken suya düştüyse çıkarıldığı yerden ölçmeye başlayacaktır.
Kût
Oyuncu çeliğe lonç vururken, çeliğe değil de yanlışlıkla yere vurursa oyuncu kût olmuş olur. Kut olan kişi, karşı takımın oyuncularından her hangi bir oyuncu yalak üzerine “Tüf” diye tükürmüş (tükürmez ancak yalağın üzerine eğilip, tükürmüş gibi ses çıkarır) gibi yapmadan yapmalıdır. Yoksa oynamakta olan oyuncu, kût cezası yiyecektir. Kût olan oyuncunun atma hakkı kayıp olmaz yine oyuna devam edecektir. Ancak kut olduktan sonra ki ilk atışını normla atış gibi değil de bir bacağını yerden kaldırıp o çeliği bacağının altından atacaktır. Bu atış biraz zor olduğu için oyuncu maharetli değilse genelde çok uzun mesafeye atamaz, bu da onun atma hakkını kayıp olmasına sebep olur. Lonç ile ilgi bilinmesi gerekken genel kurallar bunlardan ibarettir.
Yalaktan Aşırmak
Oyuncu çeliği atarken gayet dikkatli olmalı ve boş yerleri bulup oralara atmalıdır. Yoksa oyuncunun attığı çeliği karşı takımdan her hangi bir oyuncu gûle ile vurup yalaktan aşırırsa, kazanarak verilmesi gerekken zoolatmak cezası oynamakta olan takıma hemen verilir. Bunun yanında şimdi kadar kazandıkları sayılar da silinir. Ama oynamakta olan takım bir şartla yaptıkları sayıyı kurtara bilirler, sayılar her defa yirmiye ulaştığında “Yirmiyi gömdük” derlerse, gömülen saylar silinmez. Karşı takım çeliği yalaktan aşırdığında, oynamakta olan takımın bütün fertleri oynayıp, oynama sırası karşı takıma geldiğinde direk zoolatmak cezasını verir.
Karşı takım gûle vurursa ama yalaktan aşmazsa oyuncunun bir defalığına oynama hakkı bitmiş olur. Eğer belirlenen sayıya ulaşmadan takımın mûrtü de atma hakkını bittirirse, artık bu takımın bir defalığında atma hakkı bitmiş sıra diğer takıma geçmiş olur. Şimdi oynamakta olan takım gûleleri alıp oyu sahasına (oyun alanına) çıkacak, biraz evvel burada olan oyuncular çelik atmaya başlayacaktır. Daha önce belirtildiği gibi hangi takım daha önce sayıyı tamamlarsa veya yalaktan aşırırsa o takım kazanmış olur. Kazanan takım yenilen takıma zoolamak cezası verir.
Zoolatmak
Çeliği kazanan takım mağlup olan takımı zoolatacaktır. Zoolatmağa başlarken oyunun başındaki gibi, kazanan takımın küçük yaştaki oyuncusu çelik ile çomağı eline alıp çeliği çomak üzerine çakıtır (sektirir). Kaç defa çakıtırsa o kadar atma hakkı kazanır. Köyün veya oyun alanının geniş ve uzun olan tarafı zoolatmak için seçilir. Yenen takım yenilen takımı zoolatmak için o taraf yönlendirir. Çakıtan oyuncu çeliği onların üzerine atar. Örneğin bir oyuncu çeliği beş defa çakıttıysa o oyuncunu beş defa çelik atma hakkı vardır. Yalağın başından yenilen takıma doğru atar, çelik yere düştükten sonra yenilen takım biraz daha geri gider, atmakta olan oyuncu çeliğin düştüğü yerden ikicisini atar. Çelik yere düştükten sonra yenilen takım yine biraz daha geri gider, atmakta olan kişi gelip çeliğin düştüğü yerden üçüncüsünü de atar ve böyle beşinciye kadar yenilen takım oyuncuları geri gider, kazanan takımın oyuncuları ileri gidip atmaya devam eder.
Birinci oyucunun atma hakkı bittikten sonra ikinci oyuncu çakıtır. Kaç defa çakıttıysa birnci oyuncunun kaldığı yerden o da o kadar atar, üçüncü oyuncu ,dördüncü oyuncu olarak takımın son kişisine (mürtüne) kadar devam eder. Mürt de attıktan sonra, yenilen takımı ne kadar uzağa götürebildilerse (bazen bir köyden çıkarıp başka köye kadar götürülebilir) artık yenilen takım o yerden zoolamaya başlar.
Zoolamak fiili de atmakta olduğu gibi takımın en küçüğünden büyüğüne doğru sırasıyla yapılır. Örneğin takımın en küçük yaştaki oyuncusu öne geçer “alama zoooo” diye nefes almadan koşa bildiği kadar yalağa doğru koşar. Onun nefesi kesildiği yerden ikinci kişi onun nefesi kesildiği yerden üçüncü kişi yalağa doğru “ zoooo” diye koşmaya devam edeceklerdir. Eğer zoolamak ile yalağa yetişemezseler, kazanan takım yine kaldıkları yerden baştan çaıkıtılar ve tekrar atarak geri götürtürler. Belki yarı yolda kaldıysa bu defa daha fazla uzağa götürebilirler. Bazen yenilen takım akşama kadar zoolasalar da bir türlü yalağa ulaşamazlar. Akşam olunca kazanan takım onları affedip bırakır. Bazen takımların arası bozulur, bir gün boyca zoolayıp yalağa ulaşamazlar, yarın yine kaldıkları yerden devam edilecektir, bir sonraki gün oyuncular toplanır oyunun kaldığı yerden devam ettirecekler.
Gûle Ne İşe Yarar
Gûle daha önce de bahsettiğimiz gibi oyun oynanırken, oyuncunun attığı çeliğe vurmak için kullanılan bir sopadır. Atıldığı zamanlarda gûle vurulduğu gibi zoolatmak sırasında atılan çelikleri vurarak yenilen takım gûle sayısı artırabilir. Yenilen takım gûleleri zoolarken ve kazanan takımsa zoolatırken kullanırlar. Gûle atışı çeliği çomak ile değil, taş atar gibi el ile yalağa doğru atılır. Kazanan takım daha önce biriktirdikleri gûleleri zoolatırken daha uzağa götürtmek için kullanırken, yenilen takımsa daha önce veya zoolama sırasında biriktirdikleri gûleleri yalağa ulaşmak için kullanırlar. Bir takım gûle atarken karşı takım gûle vurarak gûle sayısını artırabilir. Yenilen takımın ne kadar gûlesi çoksa yalağa ulaşması o kadar kolay olur. Çünkü bir gûle el ile taş atarcasına atıldığında bir kişin zoolayarak kat ettiği mesafeden daha fazla mesafeyi kat edebilir, özellikle yokuşlarda zoolmak yerine gûle kullanmak daha avantajlıdır.
Çelik Çomak İle Câncân Oyunu
Câncân oyunu iki kişi ile oynanan bir oyundur. Oyuncuların yaş sınır yoktur. Bu oyun için bir adet çelik ve bir adet de çomak gerekir. Oyuncular oyuna başlamadan önce çorba kasesine benzer bir şekilde yerden bir yalak kazarlar. Yalağın her hangi bir kenarından her hangi bir tarafa doğru çomak ile on beş çomak kadar ölçerler. Oraya bir taş koyarlar ve orasına merre denilir. 3.Şekilde verilmiştir.
Daha sonra çelik destek oyununda olduğu gibi iki oyuncu sırasıyla çakıtır (sektirir), hangi oyuncu daha fazla çakıtabildiyse oyunu o oyuncu başlatır. Çakıtma sayısı az olan oyuncu merreye gidip, çeliği yalağa doğru yavaşça atar, amacı çeliği yalağın içine düşürebilmektir. Eğer çeliği atan oyuncu çeliği yalağın içine düşürebilirse oynama sırasını o oyuncu kazanmış olur, eğer düşüremezse rakip oyuncu câncân vurma hakkı kazanmış olur.
Câncân vuran kişi “Câncân özüm(kendim) filan kadar cân” diye çeliği çomak ile bir ucuna vurup, yerden kaldırır daha çelik yere düşmeden tekrar çeliğin ortasına vurup uzağa götürür. Çeliğin olduğu yer ile çeliği şimdi gittiği yerin arası ölçülür, normalde her beş çomak bir can olarak sayılır. Bazen de çomağı bir can olarak da oynanır. Çomağı bir can olması için, oyuncular oyuna başlamadan önce bu konuda anlaşmaları gerekmektir.
Oyuncu “Câncân özüm(kendim) filan kadar cân” diye vurduktan sonra vurduğu yer ile çeliğin düştüğü yerin arasındaki mesafe destek ile ölçülür. Eğer söylediği kadar can çıkarsa, oyuncu o kadar can kazanmıştır. Eğer çıkmazsa hiçbir canı yoktur. Oynama sırasını kazanmaya çalışan oyuncu çeliğin düştüğü yerden tekrar yalağa doğru atar. Eğer yalağa düşürürse rakibi de can olmadıysa oynama sırasını kazanmış olur. Eğer rakibi birkaç can olduysa, olduğu canlarından yalnız birini yakmış olur, ve diğerlerini de yine merreden yalağa çeliği atarak yakmak zorundadır yoksa oynama sırasını alamaz. Eğer çeliği düştüğü yerden veya merreden atarak yalağa düşüremezse, oynamakta olan oyuncu yine ““Câncân özüm(kendim) filan kadar cân”” diye vurur. Kazandığı canlar bir birine eklenerek birikir. Oyunu kazanma sayısı oyuna başlamadan önce belirlenir. Örneğin: Kazanma sayısı 100 can olarak belirlendiyse her iki oyuncudan hangisi bu sayıya önce ulaşırsa o oyuncu, oyunu kazanmış olur. Burada şunu da belirtmeyi ilzam görüyoruz , bir oyuncunun bütün canlarını, çeliği yalak içine düşürerek yakmadan, diğer oyuncuya oynama sırası geçmez. Eğer bir oyuncu kût olursa oyuncun bütün canları yanmış olup sırası otomatik olarak rakip oyuncuya geçer. Bu oyunda, çelikçomak oyununda olduğu gibi, canlar gömülerek yanmaktan kurtulamaz.
Oyuncu bu oyunda seyirci olan arkadaşlarına da can söylenebilir ““Câncân filanı, filan kadar cân”” diye. Oyuncunun kendi cânları bitince sıra cân söylenen seyirci arkadaşına geçer. O cânları biten arkadaşı için cân söyleye bildiği gibi sürekli kendi için söyleyip oyunu başlayan oyuncu arkadaşına devretmeye bilir. Ama kendine söylenen cân sayısı kazanma sayısına ulaştığı zaman yine zoolatmak işi kendiliğinden oyunu başlayan oyuncuya geçer.
3.Şekil
3.Şekilde: Câncân oyunun oynama biçimi verilmiştir.
Câncân Oyununda Zoolatmak
Çelik oyununda olduğu gibi câncân oyununda da kazanan oyuncu kaybeden oyuncuya zoolatmak cezası verir. Kazanan oyuncu yalağın başında çakıtır. Çelikçomak oyununda olduğu gibi çakıtma sayısı kaç olursa oyuncu o kadar atma hakkı kazanır.Câncân oyunundaki zoolatmak çelikçomak oyunundaki zoolatmakatan biraz farklıdır. Câncânda zoolatmak için atarken çeliğin bir ucunu kazık gibi yere kakılır (batırır), çeliğin ucu yerde kakılmışken çomak ile çeliğin ortasına vurup kaybeden oyuncuyu uzağa götürtmeye çalışır.
Bu sırada kaybeden oyuncu gûle vura bilir. Çelikçomak oyununda olduğu gibi, kaybeden oyuncu gûlelerini yalağa ulaşmak için kullanabilir. Zoolatmak işi bittikten sonra yine kazanan oyuncu sıfırdan oyuna ve cân kazanmaya devam edecektir. Böylece oyun saatlerce devam eder, sonunda her iki oyucu yeter diye anlaşarak oyunu bittireceklerdir.
KAYNAKÇA
Abdurrazzak oğlu Abdulganî, 71 yaşında Gerden köyünde yaşıyor.
Bâzâr oğlu Ali Muhammed 62 yaşında Gerden köyünde Yaşıyor.
Abdullah oğlu Halmurad, 41 yaşında Konya’da yaşıyor.
Ali Muhammed oğlu İsmet’ü-llah 35 yaşında Gerden köyünde
yaşıyor.
Abdurrahman oğlu Esedullah 45 yaşında Gerden köyünde yaşşıyor.
Osman oğlu Yusuf 30 yaşında Konya’da yaşıyor.
Elmâr oğlu Şükürllah 35 yaşında Kony’da yaşıyor.
Comment here